Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 


 

Kimdir 



SEVGİ GÖNÜL KİMDİR?

1938 - 2003 

 

Doğum-Ölüm  : 1938, Ankara -  Eylül 2003 İstanbul

 

Öğrenim         : Amerikan Kız Koleji-İstanbul

 

Lisan              : İngilizce

 

Medeni Hali   : Koç Hoşding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Erdoğan Gönül

                         ile evli

 

Vakıf, Dernek : Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi

                           (İcra Komitesi Başkanı)

 

                          Türk Nümismatik Derneği

                          (Başkan Yardımcısı)

 

                          Geyre Vakfı

                          (Başkanı)

 

İş Tecrübesi   :

 

1980-                                    Koç Holding A.Ş.

Yönetim Kurulu Üyesi

 

                           Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi

                            İcra Komitesi Başkanı                        

 

    1970-              Vehbi Koç Vakfı

                             Yöneti Kurulu Üyesi

 

 

1964-              Koç Holding A.Ş.

                         Yönetim Kurulu Üyesi


 

Termmuz 2003'de eşi Erdoğan Gönül'ü kaybeden Sevgi Gönül, Eylül 2003'de 65 yaşında vefat etmiştir.


.
.
HAKKINDA YAZILANLAR

Görgüsüzlere dayanamıyorum
Sabah 28 Nisan 2001
Olay Tan

Sonradan zengin olanların görgüsüzlüklerine tahammül edemediğini söyleyen Sevgi Gönül, devlet büyüklerine de seslendi: Vergilerimizi çarçur etmeyin
Sanatçı Hülya Avşar'dan sonra Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Sevgi Gönül de SABAH'a içini döktü. 5.1 trilyon kazancına 2.3 trilyon lira vergi vererek 2000 yılının vergi rekortmeni olan iş kadını Sevgi Gönül, "Verdiğimiz vergiler çarçur edilmesin, doğru yerlerde kullanılsın" dedi.
Yaşadığımız bu ekonomik krizde çok hesaplı davrandığını söyleyen Gönül, "Evde bütün ışıkları yakmam. Sonradan görme zenginlerin, gösteriş uğruna gereksiz para harcamaları bence çok aptalca" diye konuştu.
İşte Sevgi Gönül'ün çarpıcı açıklamaları...

KRİZDEN DERS ALMALIYIZ
* Rahmetli babamın söylediği "Memleketim varsa bende varım" sözü büyüktür. Türkiye'de yaşıyorsak, burada kazanıyorsak, ülkemize borcumuzu ödemek mecburiyetindeyiz. Herkes vergisini vermek zorundadır.
* Ancak, büyüklerimiz bu vergileri güzel kullansın. Ülkeyi yönetenlere söylüyorum, vergilerimizi çarçur etmesinler, iyi kullansınlar. Bu vergiler bazılarının cebine değil, ülkemizin geleceği için kullanılsın, yatırımlar yapılsın.
* Ekonomik krizden hepimiz etkilendik. Ama bundan da ders almalıyız.
* Babam evde fazla ampulleri söndürürdü. Bu bize de geçti. Evde gereksiz yanan ampulleri söndürüyorum. Har vurup harman savurmuyorum.
* Herkes iyi bir hayat yaşamak ister ama fazlası anlamsızdır. İnsanlar ne kadar mütevazı olurlarsa daha iyidir.
* Gösteriş yapmak ve hava atmak için haracanan paralar bence çok aptalca bir şey. Dünyanın hiçbir yerinde emeğiyle kazanarak zengin olan hakiki insanlar gösterişe sapmazlar. Havadan kazananlar ve sonradan zengin olanlar görgüsüzlük yapıyor.

Müze heyecanı
Afrodisias Antik Kenti'ne yeni müze kazandırmak için yoğun çaba harcayan Sevgi Gönül 1987 yılında Geyre Vakfı'nı kurdu. Antik kenti kurtarmak için önceki gece Çırağan Sarayı'nda görkemli bir defile düzenlendi. Projesi için heyecanlı olan Geyre Vakfı Başkanı Sevgi Gönül, çalışmalarını şöyle anlattı:
"Heyecanla yola çıktık, inşallah hedefimize ulaşırız. Vural Gökçaylı'nın defilesi ikinci etkinliğimiz oldu. Afrodisias'ı kurtarmak için böyle güzel defileler ve konserler yapmaya devam edeceğiz. Müze için 600 bin dolar bağışta bulundum. Desteğim sürecek ve bu 1 milyon doları bulacak."

HAKKINDA YAZILANLAR

Kocası by-pass ameliyatı olurken bile ne yazacağını dert edinmişti
MURAT BARDAKÇI
Hürportreler Hürriyet 2002 İlavesi

Konu bulmak ümidiyle dostlarını arar. Aldığı cevaplar genellikle ''Şekerim, kendini bu kadar niçin hırpalıyorsun? Çok sıkıştın ise gazeteyi satın al, kurtul!'' şeklindedir. Sinirlenir ama ilhamı da gelir: Hanımların yüz gerdirmelerini yazacaktır.


Editör arkadaşlar ''Sevgi Hanım'ı yazmak sana düştü'' dediklerinde şöyle hafiften bir irkilmedim dersem, yalan olur.

İrkilmemek mümkün mü? Eğlendirici bir üslupla anlatmak zorunda bulunduğunuz kişi tek serveti gazetedeki köşesi olan öyle sıradan yazarlardan değildi... Türkiye'nin en büyük sanayici ailelerinden birinin mensubuydu, şirketlerinde onbinlerce kişi çalıştıran bir patroniçeydi, 2000 senesinin gelir vergisi rekortmenleri sıralamasında İstanbul ikincisiydi ve bizim İlber Ortaylı'nın tabiriyle ''Principessa Industriale'' yani ''Endüstri Prensesi''ydi.

Üstelik, işin çok daha tehlikeli bir tarafı vardı: Sevgi Hanım'ın ceddinin hışmına uğramak... Malum, ailelerinin şeceresi Hacı Bayram Veli Hazretleri'ne uzanırdı, anlayacağınız evliya soyundan gelmekteydi, maddi güçleri manevi kuvvetlerle donatılmıştı ve gazabına uğradığınız takdirde haliniz haraptı.

Dolayısıyla, ''Estagfirullah, neuzibilláh ve de háşá!'' diyerek işe başladım!

Sevgi Hanım'ın adı, geçen kış müzeler, eski eserler ve antika mezatları konusunda sözü geçer bir köşe yazarı aradığımız sırada gündeme geldi. Ne de olsa ''Sadberk Hanım Müzesi'' gibi sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en seçkin özel müzelerinden biri, ona aitti. Eski eser konusuna en fazla aşina olanlardandı ve bu vasıflara sahip bir başka antika yazarını zor bulurduk.

Yazmaya başladı ama daha ikinci yazısında eski eserler bahsini geri plana itti, başka konulara girdi ama böyle yapmakla da çok iyi etti. Yoksa tutumluluğu herkes tarafından gayet iyi bilinen pederi Vehbi Koç'un bu tutumluluğunun sınırlarından, meselá harflerin boyu hususunda bile idareli davrandığından, küçük kızı Suna Kıraç'ın elyazısının iri olmasından yakınarak ''Bu kız çok müsrif. Büyük yazıp lüzumundan fazla káğıt sarfediyor'' dediğinden, Sevgi Hanım'ın kürk almak için harcamayı düşündüğü paraları eşi Doğan Bey'in otomobil kolleksiyonuna yatırıp otomobillerin de sonradan Rahmi Bey'in müzesine hediye edildiğinden ve yazarımızın ''Benim kürk paraları şimdi Rahmi'nin müzesinde kuzu kuzu yatıyorlar'' diye hayıflanmasından nasıl haberdar olacaktık ki?

Sevgi Hanım, ikinci yahut üçüncü yazısının çıkmasından sonra oldukça şaşırdı, zira kendi tahminlerinin aksine bir hayli okunduğunu farketti. Ama her hafta bir başka konu bulma meselesi de başına dert oldu.

Şimdi, her pazar, yazısının yayımlanmasından sonra, öteki hafta ne yazacağının derdine düşüyor. Hele bir de yazı günü gelip çatmış ama henüz yazmamışsa ve o sabah hazırlayıp fakslaması gerekiyorsa, çektiklerini tahmin edemezsiniz.

Eminim, fabrikalarında -Allah korusun- bir grev başlasa yahut hisse senetleri tepetaklak olsa, o kadar teláşlanmayacaktır.

İşte o teláşla masasının başına geçer, yılda iki milyon otomobil üretip altı milyar dolar ciro yapacak olan yeni fabrikalarının projesini biraz ileriye iter ve bilgisayarını açar. O anda New York'taki Metropolitan Müzesi'nde yeni açılan bir antika mücevher sergisini yazmaya karar vermiştir. Aslında mücevherden pek hoşlanmamaktadır, bu yüzden iki yüz altmış yedi karattan büyük taş takmamayı prensip edinmiştir ve bu prensibi köşesinde yeralan fotoğrafında da açıkça görülmektedir. Ama elinde sergi yazısını süsleyecek fotoğraf bulunmamaktadır. Jetini New York'a gönderip hemen bir katalog getirtmeyi düşünür fakat zamanı kalmadığından vazgeçer.

Hálá bir konu bulamamıştır. Fikir verebilirler ümidiyle dostlarını arar. Aldığı cevaplar genellikle ''Şekerim, kendini bu kadar niçin hırpalıyorsun? Çok sıkıştın ise gazeteyi satın al, kurtul!'' şeklindedir, bu cevaplar onu oldukça sinirlendirmiş ama aradığı konusunun ilhamı da gelmiştir: Hanımların yüzlerini gerdirmelerini yazacaktır.

İşin şaka tarafı bir yana, Sevgi Hanım, yazmaya başladıktan sonra hepimizi şaşırttı. Sade, rahat, yer yer güldüren ama düşündüren bir üslubu vardı. Onu tanıyabildiğim kadarıyla, bu üslubun gerisinde davranışlarındaki rahatlık yatıyor ve bu rahatlık çok önemli iki unsuru yani serveti ve kültürü hazmetmekten kaynaklanıyordu.

Sizler bu yazıyı okuduğunuz sırada, o, New York'ta önemli bir ameliyat sonrasının nekahat günlerini geçiren kocasının, sevgili Doğan Bey'in yanında olacak, yazı günü geldiğinden dolayı da kendi tabiriyle ''konu bulabilmek için kıvranmakla'' meşgul bulunacak.



 

Bölümler 


SEVGİ GÖNÜL Gözüyle

Kimdir

Başarıları

Linkler

Kendi Sesiyle

Fotograf Albüm

Kitap Tavsiyeleri

TV

Tüm Yazıları

SEVGİ GÖNÜL Odası


Lider Arama
    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü,Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüsnü Güreli , Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org