Şerif Kaynar
Şerif Kaynar
Yönetici Ortak
K Partners International'ın Yönetici Ortağı olan Şerif Kaynar, daha önce 5 yıl süreyle Korn/Ferry International'ın Ülke Müdürlüğünü yaptı. 1997 yılına kadar Asea Brown Boveri'nin Ukrayna Ülke Müdürü görevini yürüttü. Şerif Kaynar, 13 yıl Westinghouse ve yedi yıl Asea Brown Boveri'de çeşitli yöneticilik pozisyonlarında çalıştı.
Kariyeri süresince Afrika, Avrupa, Ortadoğu ve Sovyet Cumhuriyetlerinde bulundu. Istanbul Saint Joseph Fransız Lisesi mezunu olan Şerif Kaynar, Bradford Üniversitesi'ni bitirdi. Yüksek lisansını Londra City Üniversitesi'nde iş idaresi üzerine tamamladı.
Şerif Kaynar anadili Türkçe yanında İngilizce, Fransızca ve Rusça dillerini bilmektedir.
Istanbul Bilim Merkezi'nin kurucu üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Şerif Kaynar, Çağdaş Eğitim Vakfı'nın da kurucu üyesi, Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYIAD)'nin 1990-1992 dönem başkanlığını ve Istanbul Propeller Kulubü Başkanlığını (2001-2003) yapmıştır.
Halen Istanbul Rotary, ÇEV, TEV, TESEV, Beyaz Nokta Vakfı, Kagider, Kurumsal Yönetim Derneği ve Tüsiad üyeliklerini de sürdürmektedir. Ayrıca Tüsiad/Sabancı Üniversitesi'nin kurduğu CGFT (Corporate Governance Forum of Turkey)'nin üst kurul üyesiliğini de yapmıştır.
.
Ben Şerif Kaynar
. .
Ben Şerif Kaynar
İkiz kardeşim Murat ve ben doğduğumuzda babam 49, annem 41 yaşındaydı.
Daha önce iki çocuk sahibi olduklarından, ilave çocuk düşünmedikleri bir dönemde doğmamızın, biz ve onlar için hep bir avantaj olduğunu düşünmüşümdür.
Bir kere, ikizlerin baştan her şeyi paylaşmayı öğrenmesi son derece önemli bir bulgu.
İleriki hayatımda yöneticilikte, benim için anayasa olan iki bulgudan bir tanesi "en iyilerle çalışmak", diğeri ise "eli açık olma ve paylaşma ruhu" oldu.
Demek ki bu paylaşma duygusunu erken yaşta öğrenecektim.
İkinci avantajım ise, bankacı olan babamın ilerlemiş yaşında doğmuş olmam, onun mesleğinde üst seviyelere yakın yerde olması ve nispeten rahat bir ortamda büyümem olmuştu.
Tabii herkese nasip olmayan şans faktörü, bize baştan, doğuştan itibaren yakın olmuştu. Bir yaşındayken taşındığım Bebek Ayşe Sultan Korusu, bugün hala oturduğum mekan olmaya devam ediyor.
O zamanlar Bebek'te ev alanlara deli gözlüğü ile bakılıyor ve dünyanın öbür ucunda ne işiniz var diye soruluyordu.
Şans herkese eşit durmuyor, onu yakalamak için biraz uğraş vermek de gerekiyor.
Ama ben doğuşta hiç uğraş vermeden, Burkina Fasso yerine İstanbul Bebek'te, eğitimli bir ailede gözlerimi açmışım.
Annem Piraye üniversite tahsili görmemişti ama, Midilli'den Ayvalık'a göç etmiş aydın bir ailenin altı çocuğundan biriydi.
Aileyi aydın diye tanımlama sebebim, kızları Piraye'yi 11 yaşında, yani 1923 senesinde yatılı olarak İstanbul'daki Robert Kolej okuluna yollamış olmalarıdır.
Babam Halis Kaynar ise 1904 doğumlu ve Cumhuriyet'in ilanından sonra iyi eğitim gördüğü için İş Bankası'na giren ve orada uzun kariyer yapan biriydi.
Herhangi bir kişinin gelişmesinde üç faktörün önemli olduğunu düşünürüm; ailede aldığı eğitim, okulda aldığı eğitim ve profesyonel hayat dersi.
İlkokula giderken yani 1959 senesinde evimiz ile okul arasında bir kilometrelik yol vardı.
Okula yürüyerek kendi kendimize, hiçbir refakatçi olmadan giderdik.
Erken yaşta sorumluluk almanın önemini ailem bana yüklemişti.
Tabii o senelerde İstanbul çok daha tenha ve güvenilir bir şehirdi.
Daha sonra, St. Joseph Fransız Lisesi'ne de dört ayrı vasıta ile, Bebek, Beşiktaş, Kadıköy ve Bahariye arası dolmuşlarla, servis arabası olmadan gider ve geri dönerdik.
Galiba riski tatmayı o zaman öğrenmiştim.
Ailem sayesinde, erken yaşta lisan öğrenmenin meziyetini ve açacağı kapıları tahmin etmiştim.
Fransızcam ve İngilizcem iyidir, Rusça'yı da idare ediyorum...
Ayrıca onlar sayesinde esprinin, gülme sanatının ve karşı karşıya toleranslı ve adil davranmanın ilk derslerini almıştım.
Her zaman üniversitede okunan konunun hayattaki başarı için önemli olmadığının altını çizmişimdir.
Ama dünyadaki zenginliklerin çoğunun bilim sayesinde olduğunu gözlemlemiş biri olarak, hep bilim ile ilgili bölümlere saygı duymuşumdur.
Bu yüzden ben de İngiltere'de Bradford Üniversitesi'nden Kimya Mühendisi olarak mezun oldum.
O tarihte bu kadar bilinçli değildim, ama mühendislik kafasının verdiği analitik düşünce tüm hayatımda bana yol gösterici oldu.
Bradford'dan sonra, kuzenim Muhtar Kent ile birlikte Londra City Üniversitesi'nde MBA derecesini bir senede elde ettik.
Bu sene bana çok zor gelmişti. Londra pahalı olduğundan Muhtar ile aynı arabayı ve aynı evi paylaşmayı ve az para ile çok iş yapmayı öğrenmiştim.
Başarının sırrının çalışkanlık olduğunu burada öğrendim.
Sınıf arkadaşlarımın hepsi donanımlı ve en az beş sene profesyonel iş hayatı olan yöneticilerdi.
Bu MBA sınıfından, Yunanistan'da George Lymberakis, Avusturalya'da Ron Ferster ve Londra'da Russel Lyons ile hala çok yakın dostluğum devam etmektedir.
Bu da benim dostlara verdiğim önemdir.
St. Joseph Lisesi'nin 71 mezunlarını bir araya toplayıp onlarla da zengin dakikalar geçirmek benim için önemlidir.
İş hayatım üç firmadan oluşuyor; kısaca, 1977 ile 1990 arası Amerikan Westinghouse Electric Şirketi; 1990 ile 1997 arası İsveç/İsviçre firması ABB ve 1997'den bugüne kadar olan bölüm, Korn Ferry International adlı İnsan Kaynakları firması...
Neredeyse kırk yılı dolduracağım profesyonel hayatta, uzun bulunduğum ülkelerde;
Nijerya, Fildişi Kıyısı, Pakistan, Libya, Mısır, Kenya, Ukrayna, Fransa, İngiltere ve Amerika'da nefes kesen ve renkli tecrübelerim oldu.
Bana yol gösteren arkadaşlarım, liderlerim oldu.
Hem başarılarım, hem de üzüntülerim oldu.
Tüm yaptıklarım için iyi ki risk alıp denemişim diyorum.
23 yaşında Afrika'da bir görevi kabul etmem, 41 yaşında kimseyi tanımadığım Ankara şehrine taşınmam ve oradan da Ukrayna'ya hiç lisan bilmeden gitmiş olmam...
Her karar size yeni donanımlar kazandırıyor.
Buradan da her zaman, yukarı lineer bir çizgi ile çıkmanın mümkün olmadığını ve hayatta değişiklikler ve yeni kararlar almanın, size uzun vadede yeni fırsatlar açtığını gördüm.
Korn Ferry International'da Mart 1997'de başlattığım beyin avcısı hayatım bugün de devam ediyor.
Şirketlerin zenginliği eskiden ellerindeki sermaye veya teknoloji birikimi ile ölçülürdü, ama dünya değişti, bugünkü rekabet ortamında şirketlerin rekabeti ellerindeki yetenekli eleman sayısı ile ölçülüyor.
Ben de kazanmak isteyen şirketlere en uygun liderleri buluyorum.
Yeni dünyada liderlik sadece en üst mevkide değil, her pozisyonda gerekli.
Modern liderin tarifi; bilgiyi paylaşan, öğrenmeye devam eden, tutkulu, kapısı açık, egosu büyük olmayan ve ekip çalışanlarına saygılı denilen soft konulardan geçiyor.
Tabii ki bunların üstüne, konuyu bilmesi ve çalışkan olması lazım.
Tutku konusunun da altını çiziyorum, hayat sadece iş değil; benim sivil toplum örgütlerine,
GYIAD, Tügik, Propeller, Tüsiad, Rotary, Türkiye Bilim Merkezleri Vakfı, Beyaz Nokta Vakfı, Her Yer Kitap Vakfı, Ayşe Sultan Gönüllüleri Derneği
vb..'ne gerek üye, gerek başkan, gerek yönetim kurulu üyesi olarak katkılarım olmuştur. Buralarda edindiğim dostluklar da birer zenginliktir.
Fransız kültürünü hiçbir zaman bırakmadım; en sevdiğim şarkıcı Barbara'ya tutku ile bağlıyımdır.
Onun adına Ayvalık'ta "La Maison de Barbara" binasını inşa ettim.
Anne memleketim olan Ayvalık'ta bir de yazlık evim ve yeşil bir coupe arabam var.
Aileme her zaman vakit ayırmayı önemsiyorum;
ablam Oya Başak, Boğaziçi Üniversitesi'nin efsanevi profesörlerinden biri, İngiliz Edebiyatı üzerine birçok kişiyi etkilemiş.
Onun üç kızı Ela, Eda ve Esra Başak...
İkizim Murat Kaynar, onun iki oğlu Halis ve Faruk ve Ayvalık'lı otuz dört tane kuzenim ile zaman zaman renkli dakikalar geçiriyoruz.
Bunun dışında, hoşlandığım şeyleri şöyle sıralayabilirim;
-Çok rahat bir yatak,
-İstanbul film festivalleri,
-Peynirin her çeşidi,
-Cumartesi geceleri evde vakit geçirmek,
-Çağdaş sanat,
-Tüm hayvanlar. . .
Şerif Kaynar
. . .
|